DAMLALAR

Eylemişlerdir

Şeyh Gâlib’in ‘eylemişlerdir’ redifli iki gazeline, Keçecizâde İzzet Molla’nın nazîresini büyük bir zevkle okuduktan sonra, anladıklarımı sizlerle paylaşmayı istedim. Buyurun: O âkıller ki râhın semt-i takdîr eylemişlerdirÇıkar yolancak oldur hüsn-i...
Devamını Oku →

Ali Emîrî’nin Tahmîsi

Sultan 5. Mehmet Reşad’ın ‘Çanakkale Gazeli’ ne yapılan onlarca tahmisden üçü Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi’ye ait olup aşağıda arzolunmuştur. (Enfel Doğan ve Fatih Tığlı’nın İ. Ü. Ed. Fak. Türk Dili...
Devamını Oku →

Ok – Yay

“Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez” Tam bir mısra-i berceste. Yani benzersiz mısra. Bursalı Çelebi Âsım’a ait. İzahata girişmeden önce, bu vesile ile hatırıma gelen Yenişehirli Avni Bey’in bir...
Devamını Oku →

…Sevgili Okuyucularım Son

FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ SON ÜÇ KIT’ASININ ÎZÂHI: Fesâd ü mekri çoktur çerh ile ahz ü ‘atâdan geç [Hilesi de bozuklukları da çoktur; dünya ile alışveriş yapma!] Haşv ü hâşâk ile doldurma...
Devamını Oku →

…Sevgili Okuyucularım Devam 4

FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ ALTINCI VE YEDİNCİ KIT’ASININ ÎZÂHI: Ne lâzım hasmı ta’kîb eylemek ta’dîl-i efkâr et [Düşmanının peşine düşmekte ne fayda var? Kafayı değiştirsene!] Gelirse nefse hiddet kibriyâ-yı Hakk’ı tezkâr et...
Devamını Oku →

…Sevgili Okuyucularım Devam 3

FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ KIT’ASININ ÎZÂHI: Gözetmekte rızâ-yı Hakk’ı çeşmin hurdebîn olsun [Hurde-bîn, mikroskop demek; küçük şeyleri de gösteren gibi yani… Çeşm ise göz demek bilindiği gibi. Hakkın rızasını...
Devamını Oku →

…Sevgili Okuyucularım Devam 2

FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ ÜÇÜNCÜ KIT’ASININ ÎZÂHI: Şu meydâna niçindir bu geliş ettinse ger tahkîk [Bu dünyaya gelişinin sebebini merak etmişsindir herhalde, etmelisin; insanın taştan, hayvandan farkı bu değil mi?] Bütün ef’âlini eyle...
Devamını Oku →

…Sevgili Okuyucularım Devam

FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ İKİNCİ KIT’ASININ ÎZÂHI: Meserret-bahş olur gerçi ‘âdüvden ahz-ı sâr etmek [Sana kötülük yapan düşmanından intikam almak, içini rahatlatır; bu doğru…] Fakat îcâb eder birçok mezâhim ihtiyâr etmek [Fakat...
Devamını Oku →

Sevgili Okuyucularım;

Hayli zamandır sizlerin “sitede neden yeni yazı yok?” şeklinde haklı sitemlerinizi almaktayım. Bir türlü düzene koyamamıştım. Bir de Fennî’nin şiirini çok beğendiniz. Artık vazife oldu. Şimdi şiirin tamamını aşağıda sunuyorum....
Devamını Oku →

Dost-Düşman

“Bu yol uzundur, menzili çoktur Geçidi yoktur, derin sular var” Buyuruyor Hazreti Yunus Emre. Aşk yolunu anlatıyor tabii. İnsanın kendisini aşmak için çıktığı yolu… sonunda veli (=dost) olunan yolu… Bu...
Devamını Oku →

Hakîmâne

Söz boşa gidince üzülüyor insan bazen. Bir hâkim (yargıç deniyor şimdilerde biliyorsunuz) ile sohbet ediyorduk. Güzel ve hikmetli bir hâdise anlattı, kendi başından geçen: Bir tarlanın mülkiyeti dava konusu imiş....
Devamını Oku →

Giden Gelmez, Gelen Gider

Gün geçmiyor ki, bir tanıdığımızın vefat haberini almış olmayalım. Kendimizi bilmeye başladığımız günlerde; yani genç iken dedemiz, derken babamız yaşındakilerin vefat haberleri ile sarsılırdık. Şimdilerde akranımızın vefat haberleri geliyor peşpeşe....
Devamını Oku →

Dünya Dediğin

Klasik şiirimizin üç önemli şairinin aynı istikâmette manâ taşıyan birkaç beytine temas etmek istiyorum bugün. Biri Nev’î, biri Hâzık Mehmet, diğeri Osman Nevres. Onaltıncı yüzyılda yaşamış olan Nev’î hoyratça unuttuğumuz...
Devamını Oku →

Hayâlî Bey – Zâtî

Kanûnî merhûm zamanının şâirlerinden olan Vardar – Yeniceli Hayâlî Bey muhteşem bir şairdir doğrusu. Muhtemelen lâtife olsun diye şair Zâtî için “şiiri görse yenecek bir şey zanneder” demiş ise de...
Devamını Oku →

Ne Kalır Elde – 3

Önceki iki yazımızda elde ne kaldığını Şeyhülislâm Yahyâ ve Şeyh Gâlib’ den seçtiğimiz beytler ışığında anlamaya çalışmıştık. Bu defa son olarak Keçecizâde İzzet Molla’nın aynı redifli gazelinden seçtiğimiz üç beyte...
Devamını Oku →

Ne Kalır Elde – 2

Şimdi de Gâlib’in nazîresinden dört beyte bakalım. Sözü ağyâra imiş hayf ol tûtî-yi can-bahşınBenim âyîne-veş mebhût ü hayrân olduğum kaldı Hayf : Yazık ki…Tûtî : PapağanCan-bahş : Can bahşeden, can...
Devamını Oku →

Ne Kalır Elde – 1

Divan şiirimizde ‘nazîre’ denilen görkemli bir yol ve usul var ve çok tatlıdır doğrusu. Nazîre, benzer demek bilindiği gibi. Bir şairin yazdığı herhangi bir nazmın (çoğunlukla gazel) benzerini aynı kafiye...
Devamını Oku →

… Elden Gider

Sultan Fâtih’in (şair Avnî) elden gider redifli gazeli pek dokunaklı gelir bana. Bir başka sultan şair (Kanûnî merhûm = Muhibbî) ve daha sonra Ziya Paşa birer nazîre yazmışlar. Hepsi beşer...
Devamını Oku →

Kanâat Tükenmez Hazîne

Kanâat, eyledi Ankâ-yı Kâf’ı şöhrete vâsılKişi mümtâz olur âlemde elbet uzlet ettikçeFEHÎM Ankâ, adı var kendi yok bir masal kuşudur malûm. Zümrüd-ü ankâ da denir. Zümrüt gibi güzel renkli ve...
Devamını Oku →

Orada Burada

• Üsküdar’da İki hafta önce Üsküdar Belediye Başkanlığının davetlisi olarak Altunizade Kültür Merkezinde konuşmacı olarak iki saat kadar sahnede kaldım. Ayıptır söylemesi, çok beğenildi. Bu ayın (Şubat’ın yani) 28’inde Ankara’da Resim-Heykel...
Devamını Oku →

Böyle Söylenir Hikmet

Bazı gazeller âşıkânedir, bazıları hakîmâne. Hakîmâne, yani hikmet yüklü; selîm aklın tefekkürünü taşıyan. Her zaman gördüğümüz küçük ayrıntılardan ibret göstererek, hayat düsturları çizer hakîmâne sözler. Bir hakîm şunları demişti meselâ...
Devamını Oku →

Muallim Naci

İçli ve yakıcı bir üslûbu vardır Muallim Nâcî merhûmun. Oldukça genç (1850 – 1893) vefat etmiştir. Asıl adı Ömer’dir. Mes’ûdî, Harabî mahlaslarınıda kullanarak şiirler yazmıştır. Kayınpederi Ahmet Midhat Efendinin çıkardığı...
Devamını Oku →

Olmasın bir kimsenin. Şeyh Gâlib

“Bir Gece Vakti” başlıklı yazımızda Şeyh Gâlib’in ve Muallim Nâci’nin birer gazeline temas etmiş ve demiştim ki “bir gün bakarız inşallah!” Sözümü tutmak bakımından bugün Şeyh Gâlib (kullandığı bir diğer...
Devamını Oku →

Bir Gece Vakti

Cep telefonunun sesi ile uyanınca saate baktım, 3 ü 13 geçiyordu. Mayıs’ ın 30 u; yani sabaha artık çok az zaman var; henüz yatalı yarım saat olmamıştı. Önce inanamadım; arayan...
Devamını Oku →

Bir önceki yazıya devam…

Bir Önceki Yazı: …olmasın bir kimsenin. Şeyh Gâlib Çeşm-i yârı zevk-ı mey bed-mest-i nâz etti dirîğMâtemi hem-hâne-i sûr olmasın bir kimseninÇeşm : GözDirîğ: (Diriğâ) Büyük üzüntüleri anlatmak için söylenirSûr :...
Devamını Oku →

Fevkalâde Seçmeler

Dördü de yaklaşık olarak aynı ma’nâyı tazammun eden (ağır bir Türkçe oldu galiba) biri, Nev’î’ye, biri Muhibbî’ye (Kanuni Sultan Süleyman) biri de Bâkî’ ye ait dört beyt üzerinde duralım: Sultan’dan...
Devamını Oku →

Önce Sağlık

Yahyâ Bey’in Muhibbî’nin Gazeline Ta’şîr’i(Gazel-i Muhibbî Ta’şîr-i Yahyâ) Hasta olmak gûş-mâl-i Hazret-i İzzet gibiHer kişinin yalımın alçak ider gurbet gibiDeğme bir kimse göre gelmez refâhiyyet gibiNâleler gûya derây-ı rıhlet-i râhat...
Devamını Oku →

Birlik Dirliktir

Iyân oldukça gonca dem-be-dem yanında hâr artarBu gülzârın rakîb-i pür-cefâsı artar eksilmez Diyarbakırlı Cehdî Gülün güzelliği belirdikçe hemen yanında dikenler de artar. Hem sayıca artar, hem de sertlik ve sivriliği...
Devamını Oku →

Nazîreye Bakar mısınız?

Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonraDöner vefk-i murâd üzre felek ammâ neden sonraMezâkî Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonraFelek ehl-i dili dil-şâd eder ammâ neden sonraSâbit...
Devamını Oku →

Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi

Kitap tutkusu dendiğinde öncelikle akla gelmesi gereken isimlerden biridir, Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi. Kaşgarlı Mahmûd’un nâdide eseri Divân-ı Lügat-it Türk’ün yeryüzünden kaybolmamasını, destansı bir gayretle temin eden de O’dur. Bütün...
Devamını Oku →

Sükûnete Dair

Ardı ardına aklıma gelen ve birbirine yakın anlamlar taşıyan birkaç beyti konu etmek istiyorum bu yazıda. Bî-vücûd olmak gibi yokdur cihânın râhatıGör ki sîmürgün ne dâmı var ne de sayyâdı...
Devamını Oku →

Ne Var İçinde?

Başlıktaki ‘içinde’ kelimesindeki ‘n’ harfine özel bir dikkatle bakalım. Günümüzde kullandığımız harf düzeninde her ikisini de aynı harfle gösterdiğimiz iki ses –dolayısıyla işaret ettiği mânâ- birbirinden ayırt edilemiyor. Biri bildiğimiz...
Devamını Oku →

Zengin – Fakir

Divan şairlerimizin iki mısraya bir roman özeti sığdıran söz kudretine bakıp hayran olmamak kâbil olmuyor. Şu veya bu sebeple tenkîde yeltenenlerin, şairin; Engüşt-i hatâ uzatma öyleBeş beytine bir nazîre söyle...
Devamını Oku →

Sadelik Güzelliktir

Daha önceki iki yazımızda ileride bu konuda söyleyeceklerim var demiştim. Hani “Gödek İnek” yazımızı bitirirken aslında konuya giremedik filan demiştik. Fazlı Hoca’yı anlattığımız yazının sonunda da “başka bir zaman bir...
Devamını Oku →

Ziyaret

Milenyumdan birkaç yıl önce idi. İstanbul / Levent’ te bulunan işyerimizden servisle eve gidiyorduk. Akşam trafiğinde yol biraz uzun sürer, bilenler bilir. Edirnekapı’da kırmızı ışıkta tıkanmış trafikte bekliyorken cep telefonum...
Devamını Oku →

Şâhâne

Bu yazımızda sadece edebiyat olsun izninizle. Sırılsıklam hayranı olduğum bir büyük –ama ne büyük- şâirin, Urfalı Yusuf Nâbî’ nin ‘ne söylersin’ redifli gazelinden üç beyt alacağım, sonra da buna nazîre...
Devamını Oku →

Gödek İnek

Dünyanın bilmem neresinde “Sürdürülebilir Kalkınma” “Sürdürülebilir Dünya Düzeni” falan gibi heybetli isimler altında toplantılar yapılıyor. İnsanoğlunun insan gibi yaşamayı unutmasının, korkutucu sonuçları karşısında gûyâ çareler aranıyor. Küresel ısınma gibi felâketler,...
Devamını Oku →

Hayâller ve Ramazan

İnsanı insafsız bir cendere içinde ezip un ufak eden modern dünya, acımasızca canımıza okurken; klasik edebiyatımız pek çok bakımdan, günümüz insanı için imrendirici unsurlarla doludur. Klasik edebiyatımızın zenginliğine de ihtiyacımız...
Devamını Oku →

Haddini Bilmek

Kişinin haddini bilmesi zor. Çok sık hatırlatılmaktadır geleneğimizde. Benim dedem, babamın babası yani ’79 da 63 yaş civarında vefat etti. (Diğer dedem sağ; ’31 li yani doksaniki yaşında. Kendisi için...
Devamını Oku →

Taşlıcalıdan

Ganîdir aşk ile gönlüm ne mülküm ne menâlim varNe vasl-ı yâra handânam ne hicrândan melâlim var Ne sağ olmak murâdımdır ne ölmekten kaçar cânımCihânda hasta-i aşk olalı bir hoşça hâlim...
Devamını Oku →

Artar Eksilmez

Diyarbakırlı Cehdî’ den: Iyân oldukça gonce dem-be-dem yanında hâr artarBu gülzârın rakîb-i pür-cefâsı artar eksilmez Iyân : GörünenDem-be-dem : Zaman geçtikçe, devam üzereHâr : DikenGülzâr : Gül bahçesiPür-cefâ : Hep...
Devamını Oku →

Fıtnat Hanım

Şaire Fıtnat Hanım’ dan bahsetmemek haknâşinâslık olur. Devrinde yaşadığı gerçekten büyük şairlerden Koca Ragıp Paşa ve şair Haşmet ile nükteleri çok bilinen Fıtnat Hanım’ ın babası ve dedesi de hem...
Devamını Oku →

Birkaç İşaret Levhası

Düşvarcadır eğerçi reh-i teng-i kanâatYokdur hatar u bîmi selâmet var içindeNâbî Düşvâr : ZorEğerçi : GerçiReh : YolTeng : Dar, sıkıntılıHatar : TehlikeBîm : Korku [Kanaat dar yolu birazcık sıkıntılıdır...
Devamını Oku →

Etik

Hâmî-i Âmidî (Diyarbakırlı Hâmî) şöyle söyler: Bana hiç nefs-i emmârem gibi sû’i karîn olmazBu düzd-i hanegînin kimse şerrinden emîn olmaz [Bana kendi nefsim gibi kötü arkadaş ve azgın düşman bulunmaz....
Devamını Oku →

Neden Gelmez

Nâbî’nin 5 beyitten müteşekkil ‘gelmez’ redifli gazelinin izahı: İLK BEYİT Hayâlinden gelir gam hâtıra cânâneden gelmezSitem hep âşinâlardan gelir bî-gâneden gelmez Hayâlinden kelimesindeki ‘n’ iki türlü okunabilir. Yazıda gösterme imkânı...
Devamını Oku →

Ne Kadarlık Adam

Her kimin âlemde mikdârıncadır tab’ında meyl – Fuzûlî’nin sever redifli gazelinden bir mısra. “Herkesin kıymetinin ne olduğu, âmiyâne bir tabirle (ne kadarlık adam olduğu) meyl ettiği yani eğilim gösterdiği, kavuşmak...
Devamını Oku →

Gönül Birliği

Hayâlî Bey der ki: Kim mi yek-dil olmayıp verir ikilikden nişânSerzenişler kendi destinden görür hâven gibi Yek : BirDil : GönülYek-dil : Gönlünde bir şey bulundurmakSerzeniş : Sitem, darbe, şikâyetDest...
Devamını Oku →

El Üstünde Tutmak

‘El üstünde tutmak’ deyimimiz vardır ya; kıymet vermek anlamında. Buna dair söylenmiş bir iki beyte bakalım isterseniz. Birincisi Hayâlî Bey’den: Yeridir deyû yerinde yeri terk eyler isen Gökler seni el...
Devamını Oku →

Delinin Zoruna Bak

Ehl-i irfânım diye kimseye ta’n etme senDefter-i irfâna sığmaz söz gelir dîvâneden İrfân : Ma’rifet. kalp gözü açıklığı. İrfân sâhibine ârif derler  (Sordular gönül sultanına âlim, ârif, velî ne demektir diye; şöyle...
Devamını Oku →

Soyut

‘Zekânın -daha doğrusu dehânın- en büyük alâmeti, mücerred (=soyut) düşünme kâbiliyetidir’ derdi rahmetli Ayhan Songar. Bu hükme örnek olarak da rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’ in Çile şiirinden;  Burnum değdi burnuna...
Devamını Oku →

Taşlıcalı Yahya Bey

Kanuni Sultan Süleyman zamanının büyük şairlerinden Taşlıcalı Yahya Bey’ i kısaca anarak, kendisinden birkaç örnek üzerinde duralım. Dukakinzâde diye de anılır ve aslen Arnavuttur. Mümkün olduğunc sade bir Türkçe kullanılması...
Devamını Oku →

Yaz ve Kış

Müncer olur umûr-i âlem elbet bir nihâyeteSayfın şitâya meyli bahârın hazânedirZiya Paşa  Müncer olmak : Bir sonuca ulaşmakUmûr : İşlerSayf : YazŞitâ : KışHazân : Güz  [Âlemde göregeldiğimiz işler, hadiseler ilk anda...
Devamını Oku →

Usul Usul

Bambaşka bir usul ortaya koymuş Usûlî’ den harika bir örnek sunacağim bu yazıda. 1560 yılında vefat etmiş, yani Kanuni devrinin devlerinden. 13 beyitlik ‘peyda’ redifli gazeli bir çok şair için...
Devamını Oku →

Unutulan Bir Deha

Devlet peyâmı kâni-i yek-nân iken gelirDerde devâ da fâriğ-i dermân iken gelir Peyâm : Müjde, haberNân : EkmekYek-nân : Bir ekmek, bir dilim ekmekFâriğ : Vazgeçmiş, ferâgat etmiş Divan şiirinde çok güzel eserleri bulunmakla beraber, az tanınan...
Devamını Oku →

Uyku Vaziyetleri

Çocukluğumda, dedemin evinde misafir olduğumuzda uyku tutturamadığım gecelerde, mütevazı köy evinin ahşap tavanındaki tahtaları fonda ihtiyar saatin biteviye tik-takları eşliğinde defalarca saydığımı hatırlıyorum; hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi. Saatin çıkardığı sesler...
Devamını Oku →

Tekstil ve Konfeksiyon

Bir dönem konusu tekstil ve konfeksiyon makineleri olan bir teknik dergide görev yapmıştım. Bu defa, zikredeceğim beyitler de giyim üzerine, ama tabii çok farklı bir tarz içinde. Sultan Fâtih devrinin...
Devamını Oku →

Baş Eğme

Biz râh-ı emelde cüst ü cû etmemişizBir kimseye sarf-ı âb-ı rû etmemişizBir dergâha kendi dergâhından gayrıAllah bilir ki ser-fürû etmemişiz Yukarıdaki mısralar, 1712 yılında ebedi aleme uğurladığımız, Türk şiirinin hiç...
Devamını Oku →

Şeyhülislam Yahya (Keklik-Karga)

Şeyhülislam Yahya Sultan Dördüncü Murad zamanının şairi ve şeyhülislamdır. Sivri dili sebebiyle can veren büyük şair Nef’î ile de aynı zamanda yaşamıştır. Dört defada toplam 11 yıl kadar şeyhülislamlık makamında...
Devamını Oku →

Sultan Fâtih (Sadelik)

İstanbul’u fethettiği zaman Sultan İkinci Mehmet henüz 21 yaşındaydı bilindiği gibi. Batılı ressamların fetih anını tasvir ettikleri resimlerde ise 40 yaşın üzerinde görünmektedir ve bu husus ayrıca dikkate değer. Yani...
Devamını Oku →

Büryan Kebabı Yediniz mi?

Her yörenin bir kebabı olur ya; Siirtlilerin de ‘Büryan Kebabı’ var. (Şimdilik bildiğim yalnız adı, ama eminim ki tadı da çok güzeldir.) Büryan, Farsça ‘biryân’ ın farklı bir söyleyiş biçimi...
Devamını Oku →

Adalet

Adalete dair bazı örnekler: Klasik kültürümüz içinde öyle çok ve vurucu örnek bulmak mümkün ki seçim yapmak bile hayli zordur doğrusu… Ziya Paşa der ki mesela: Zâlim yine bir zulme...
Devamını Oku →

Kıldan İnce Kılıçtan Keskin

Kanunî Sultan Süleyman’ ın oğlu İkinci Selîm’in (dedesi olan Yavuz Sultan Selim’ ile adaş) oğlu Üçüncü Murad 21 yıl tahtta kalmış ve 1595 de vefat etmiştir. Babası, dedesi ve büyük...
Devamını Oku →

Edebiyat Olsun

Seneler önce (1988 yılında) küçük bir kasabada avukatlık yapmakta ve henüz 26-27 yaşlarında iken şöyle bir soru ile karşılaşmıştım; demişlerdi ki: “Hayati Bey sen bu şiirleri niye biliyorsun, bu eski...
Devamını Oku →

Çay Molası

Eskilerin hayatı anlamaları ve bir özge temâşâ ile seyretmeleri imrenilmeyecek gibi değil. Söz uçar, yazı kalır ya; iyi ki bir kısmını yazmışlar da, modernitenin bunalttığı ve insanlığımızı acımasızca tükettiği günümüzde...
Devamını Oku →

Kanûnî Sultan Süleyman ve Zenbilli Ali Efendi

Kanûnî Sultan Süleyman merhum, Topkapı Sarayı’ nın bahçesindeki ağaçlarda mebzûl miktarda karınca görülmesi üzerine, kurtulmak için çare araştırır ve ağaçların gövdelerine ve diplerine kireç tatbik edilirse meselenin çözüleceğini öğrenir. Fakat...
Devamını Oku →

Sultan Fâtih (Şair Avnî)

Sultan Fâtih yani şair Avnî der ki: Kesmezem ağyâr cevri ile cânândan ümid Kim kesilmez havf-ı şeytân ile îmândan ümid   Ağyar : Gayrılar, yabancılar, dost olmayanlar, eller. Cevr   : Sıkıntı. Havf   : Korku. ...
Devamını Oku →

Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman)

Efendim klasik şiirimizin en büyük ustalarından biri Muhibbî’ dir. Yani Kanuni Sultan Süleyman. Devrinde ikinci büyük devletin başı yani Avusturya İmparatorunun Osmanlı’daki protokol muadili Sultan, Sadrazam ve Reisülküttap (Dışişleri Bakanı)...
Devamını Oku →

Urfalı şâir Yûsüf Nâbî

Urfalı büyük şâir Yûsüf Nâbî (vefat 1712), çağdaşı olan Çorlulu Ali Paşa’nın kararıyla evi yıkılıp perîşân olunca aşağıdaki gazeli yazmış. Derler ki; “keşke yüz evi olup yüzü de yıkılsaydı da...
Devamını Oku →

Ahmet Paşa ve Necâtî Bey

Ahmet Paşa ve Necâtî Bey, Sultan Fatih devrinin iki dev şairidir.  Demiş ki Ahmet Paşa:  Destimi kessen kalır dâmân-ı lûtfunda elimDâmenin kessen elimde kalır lûtfun dâmeni (Ey sevgili! Eteğini öyle...
Devamını Oku →

Yenişehirli Avni Bey

Çok ta örnek bir yaşantısı ya da numune-i imtisal diyebileceğimiz kişiliği olmamasına rağmen orta karar bir Osmanlı aydını olarak gördüğüm Yenişehirli Avni Bey’den bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Namık Kemâl ve Şinâsi...
Devamını Oku →

Tahir

Aslen Erzurum/Hasankale’li olan Ömer Nef’î (vefat Ocak-1635)’ nin, hiciv san’atına gerçekten parlak bir örnek teşkil eden mısralarına nazîre, iki buçuk asır sonra tarih sahnesine çıkan İstiklal Mahkemesi sanığı, Mevlevi postnişini...
Devamını Oku →

Müheyyâ

Tevekkül ehliyiz hergiz bizim âmâlimiz yokdur Müheyyâdır bizim’çün devlet isti’câlimiz yokdurNef’î Müheyyâ : Hazır, teşne, eğilimli, râzıHergiz : Daima, her durumdaÂmâl : Emellerİsti’câl : Acelesi olmak  [Biz Allah’a tevekkül etmişiz. Hâlimize râzı oluruz. Emeller...
Devamını Oku →

Suda bittim, suda yittim

Etrafı, dünyayı ve hayatı doğru okumaktır bütün mesele. Böyle söylüyor kalem ve kelâm ehli. Israrla, ayrı ayrı açılardan bakarak dünyanın geçiciliğine işaret ediyor. Diyor ki; dünya hayatı bir uykudan ve...
Devamını Oku →

Âfet-i Gam

Bir hayalden ibâret olan geçici bir dünya hayatını yaşıyoruz sevgili okuyucular. Burada mutluluğu ve kâmil mânâda tam mânâsıyla mutluluğu aramak beyhûde. İnsanı ancak daha derin üzüntülere çaresiz elemlere sevk etmekten...
Devamını Oku →