FENNÎ’NİN MÜSEBBÂ’ININ ALTINCI VE YEDİNCİ KIT’ASININ ÎZÂHI:
Ne lâzım hasmı ta’kîb eylemek ta’dîl-i efkâr et
[Düşmanının peşine düşmekte ne fayda var? Kafayı değiştirsene!]
Gelirse nefse hiddet kibriyâ-yı Hakk’ı tezkâr et
[Hiddetin seni mağlup edecek gibi olduğu zaman Allahü teâlânın büyüklüğünü düşün.]
Edip mahv-ı enâniyyet ‘ubûdiyyette ısrâr et
[Benliğini yok et ve kullukta ısrar et.
Şuracıkta Usûlî’nin bir beytini derc etmeli:
Bunluğu ko, benliği terk eyleyuben ol şehin
İtlerinden olmağa sa’y et Usûlî sen sen ol
(Tembelliği bırak, benlikten kurtul da o şahın isimsiz kölelerinden biri olmağa canına minnet bil ey kişi; sen sen ol!)]
Leyâlîde le’âlî-i şirişki durma îsâr et
[Gecelerde inci tanesi gibi gözyaşlarını hesapsızca saç! Gülmekten ne buldun, ağla biraz, ağla!]
Garaz kâşânesin yık hıtta-i ‘irfânı i’mâr et
[Kin ve garez tutma yolunu bırak da, arif kişi ol!]
Tuz ekmek hakkını hıfz eylemekte i’tinâ göster
[Üzerinde bulunan hakları korumak, gereğini yerine getirmek, vefalı olmak hususunda azami derecede özen göster!]
Hudâ’dan gayre ‘arz-ı ihtiyâç etme gınâ göster
[Allah’tan başka kimseden bir şey bekleme, tok gözlü ol. En kötü şey (bir) el açmak; en iyi şey de (iki) el açmak. Uyanık ol!]
Şikâyet etme Hak’tan halka her hâle rızâ göster
[İnsanlara karşı halinden şikâyetçi olmak, dikkatle bakarsan ne kadar çirkin bir iştir; Allah’ını kullarına şikâyet etmiş oluyorsun, öyle değil mi? Bu ne densizliktir; dikkat et!]
Tama’dan kıl ferâgat ehl-i îsâr ol sehâ göster
[Açgözlülükten uzak dur; kendi ihtiyacın varken bile başkalarına vermekte tereddüt etme; cömert ol!
Şuracıkta da Hâzık Mehmed’den bir beyt kayd etmeli:
Yeten ancak gürisne-çeşme müşt-i hâk-i lahdidir
Halâs olmaz hezârân gence mâlik olsa zilletten
(Aç gözlü dünyanın hazinelerine sahip olsa da zelil ve tatminsiz olmaktan kurtulamaz; onu gözünü ancak kabrinin bir avuç toprağı doyurur)]
Düşen bî-keslere rahm et tarîk-i i’tilâ göster
[Düşmüş kimsesizlere acı; yücelik göster. Acımayana acınmaz bilirsin.]
Tesâdüf eyledikçe bir fakîr ebnâ-yı âdemde
[İnsan oğullarından bir fakire rastladığında…]
Edip taltîfîne himmet bırakma berzah-ı gamda
[Gönlünü al, işini gör; üzüntü koridorunda bırakma onu. Desin ki “iyi insanlar hâlâ var”]
Ne buldun saklamakla surre-i dînâr u dirhemde
[Parayı pulu biriktirip saklamakta ne gibi bir fayda olabilir? Ölüp gideceksin; arkandan bir sürü dava, dedikodu ve saire…]
Gerek sahn-ı kenîsâda gerek Beyt-i mükerremde
[Nerede olursa olsun; gerek Kâ’be-i Şerîf’in civarında, gerek kilisenin avlusunda…]
Hüner bir kalb-i mahzûnu sevindirmektir ‘âlemde
[Hüzünlü bir kalbi sevindirmektir hüner.]