Iyân oldukça gonca dem-be-dem yanında hâr artar Bu gülzârın rakîb-i pür-cefâsı artar eksilmez
Diyarbakırlı Cehdî
Gülün güzelliği belirdikçe hemen yanında dikenler de artar. Hem sayıca artar, hem de sertlik ve sivriliği artar. Bülbülün yaklaşması ne mümkün artık; yaklaşmak istediğinde göğsünü parçalamaya hazırdır o sipsivri dikenler.
Bu gül bahçesinde kötülüğü meslek edinmiş rakip (düşman, kötü) de sürekli artar; eksilmez.
Demezler mi; “yâri güzel olanın gözünü uyku tutmaz”
Böyle bir vatanınız varsa tabiî düşman eksik olmaz. Rakîb-i pür-cefâ artar, eksilmez.
Yavuz Sultan Selim’e ait şu mısralar dolaşıyor zihnimde son günlerde:
Milletimde ihtilâf u tefrîka endîşesi Kûşe-i kabrimde hattâ bî-karâr eyler beni İttihâdken savlet-i a’dâyı def’a çâremiz İttihâd etmezse millet dâğ-dâr eyler beni
[Milletimin fikirde ve fiilde bölünmesi (bile değil; bunun fikri, böyle bir ihtimâl bile); geçtim hayatımı, öldüğümden sonra kabrimde bile kemiklerimi sızlatır. Düşmanın hücumunu bertaraf etmek için tek çare, birleşmek (yek-vücut, yek-kalp, yek-cihet olmak) olduğu halde; eğer milletim bu birliği temin edemezse, kızgın demirle vücudu dağlanan kişinin duyduğu elemi duyarım.]
Av. Hayati İnanç