Damlalar

Haddini Bilmek

Kişinin haddini bilmesi zor. Çok sık hatırlatılmaktadır geleneğimizde. Benim dedem, babamın babası yani ’79 da 63 yaş civarında vefat etti. (Diğer dedem sağ; ’31 li yani doksaniki yaşında. Kendisi için dua istemiştim sayfamızın müdâvimlerinden; ona da kendime de yine isterim.) Merhum dedem islâm harfleri ile de işbu latin harfleri ile de okuma-yazma bilmezdi. Ancak ilim […]

Haddini Bilmek Read More »

Taşlıcalıdan

Ganîdir aşk ile gönlüm ne mülküm ne menâlim varNe vasl-ı yâra handânam ne hicrândan melâlim var Ne sağ olmak murâdımdır ne ölmekten kaçar cânımCihânda hasta-i aşk olalı bir hoşça hâlim var Ben ol hayrân-ı aşkım ki yitirdim akl u idrâkiNe âlemden haberdâram ne kendimden hayâlim var Ne meyl-i külbe-i ahzân ne seyr-i sohbet-i yârânNe ta’n-ı

Taşlıcalıdan Read More »

Artar Eksilmez

Diyarbakırlı Cehdî’ den: Iyân oldukça gonce dem-be-dem yanında hâr artarBu gülzârın rakîb-i pür-cefâsı artar eksilmez Iyân : GörünenDem-be-dem : Zaman geçtikçe, devam üzereHâr : DikenGülzâr : Gül bahçesiPür-cefâ : Hep cefa eden, eziyet verenRakîb : Adı üzerinde rakip. Hasım. Klasik şiirimizde (aşkta) üç başrol oyuncusu var; âşık, ma’şuk, rakîb. Gül, bülbül, diken yani. Seven, sevilen

Artar Eksilmez Read More »

Fıtnat Hanım

Şaire Fıtnat Hanım’ dan bahsetmemek haknâşinâslık olur. Devrinde yaşadığı gerçekten büyük şairlerden Koca Ragıp Paşa ve şair Haşmet ile nükteleri çok bilinen Fıtnat Hanım’ ın babası ve dedesi de hem şeyhülislâm hem şair idiler. O nüktelerden birini şuraya kaydedelim: Kurbanlık almak için pazarda bulunduğu bir sırada Haşmet, “Sultanım kurbanınız olayım” yollu takılınca şu cevabı verir:

Fıtnat Hanım Read More »

Birkaç İşaret Levhası

Düşvarcadır eğerçi reh-i teng-i kanâatYokdur hatar u bîmi selâmet var içindeNâbî Düşvâr : ZorEğerçi : GerçiReh : YolTeng : Dar, sıkıntılıHatar : TehlikeBîm : Korku [Kanaat dar yolu birazcık sıkıntılıdır ama tehlike korkudan uzak selâmetli bir yoldur.] Şu Fârisî beyt gibi: Be-deryâ der-menâfi’ bî-şomârestEger hâhî selâmet der-kenârest [Evet deniz, türlü zenginliklerin kaynağıdır ve câziptir tabiî

Birkaç İşaret Levhası Read More »

Etik

Hâmî-i Âmidî (Diyarbakırlı Hâmî) şöyle söyler: Bana hiç nefs-i emmârem gibi sû’i karîn olmazBu düzd-i hanegînin kimse şerrinden emîn olmaz [Bana kendi nefsim gibi kötü arkadaş ve azgın düşman bulunmaz. Hırsız içeride olduğu için kilit de kâr etmez.] Bu beytinde Hâmî, asıl düşmanımızın nefsimiz olduğunu çok güzel ifadelendirmiş. Zerreden kürreye (atomlardan tâ Arş’a dek) bütün

Etik Read More »

Neden Gelmez

Nâbî’nin 5 beyitten müteşekkil ‘gelmez’ redifli gazelinin izahı: İLK BEYİT Hayâlinden gelir gam hâtıra cânâneden gelmezSitem hep âşinâlardan gelir bî-gâneden gelmez Hayâlinden kelimesindeki ‘n’ iki türlü okunabilir. Yazıda gösterme imkânı yok. Ancak bilirsiniz. Şöyle genizden, gunneli biçimde yani… Mahalli şivemizden iyi biliyorum ki, meselâ; -geldiğini biliyorum (‘n’ normal, bildiğimiz gibi telaffuz edilerek) dediğimizde üçüncü tekil

Neden Gelmez Read More »

Ne Kadarlık Adam

Her kimin âlemde mikdârıncadır tab’ında meyl – Fuzûlî’nin sever redifli gazelinden bir mısra. “Herkesin kıymetinin ne olduğu, âmiyâne bir tabirle (ne kadarlık adam olduğu) meyl ettiği yani eğilim gösterdiği, kavuşmak arzûsunda bulunduğu şeyden bellidir.” demeye gelir. İmâm-ı Şâfiî’nin bir sözünü hatırlatıyor: “Aklı, fikri mîdesinde olanın kıymeti bağırsaklarından çıkan kadardır.” Abraham Lincoln de demiş ki: “Para

Ne Kadarlık Adam Read More »

Gönül Birliği

Hayâlî Bey der ki: Kim mi yek-dil olmayıp verir ikilikden nişânSerzenişler kendi destinden görür hâven gibi Yek : BirDil : GönülYek-dil : Gönlünde bir şey bulundurmakSerzeniş : Sitem, darbe, şikâyetDest : ElHâven : Havan Havan’ı bilirsiniz sevgili okuyucularım değil mi? Hani içinde karabiber gibi sert şeylerin ezildiği bir kap. Hani şöyle su bardağından büyükçe bir

Gönül Birliği Read More »

El Üstünde Tutmak

‘El üstünde tutmak’ deyimimiz vardır ya; kıymet vermek anlamında. Buna dair söylenmiş bir iki beyte bakalım isterseniz. Birincisi Hayâlî Bey’den: Yeridir deyû yerinde yeri terk eyler isen Gökler seni el üstünde tutar mânend-i semâ [Bulunduğun makam-mevkide rahatın iyi olduğu halde ve seni oradan gönderen de olmadığı halde sen kendiliğinden “artık zamanı geldi” deyip ayrılırsan -ki

El Üstünde Tutmak Read More »