Damlalar

Nazîreye Bakar mısınız?

Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonraDöner vefk-i murâd üzre felek ammâ neden sonraMezâkî Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonraFelek ehl-i dili dil-şâd eder ammâ neden sonraSâbit Nazîre, benzer; nazîre yapmak, benzetmek demek. Edebiyatta benzerini yazmak, söylemek. Yukarıya aldığım ilk beytin sahibi olan Mezâkî 17. yüzyılda yaşamış. Mahlâs olarak seçtiği kelimenin anlamına […]

Nazîreye Bakar mısınız? Read More »

Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi

Kitap tutkusu dendiğinde öncelikle akla gelmesi gereken isimlerden biridir, Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi. Kaşgarlı Mahmûd’un nâdide eseri Divân-ı Lügat-it Türk’ün yeryüzünden kaybolmamasını, destansı bir gayretle temin eden de O’dur. Bütün ömrünü harcayarak onbeşbin cilt kadar kitap topladı. Her birini elde etmek için, günümüz ölçülerine göre en azından çılgınlık denecek işler yaptı, varını yoğunu harcamakla kalmadı,

Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi Read More »

Sükûnete Dair

Ardı ardına aklıma gelen ve birbirine yakın anlamlar taşıyan birkaç beyti konu etmek istiyorum bu yazıda. Bî-vücûd olmak gibi yokdur cihânın râhatıGör ki sîmürgün ne dâmı var ne de sayyâdı varKoca Râgıp Paşa Bî-vücûd : Vücut bugün kullandığımız üzere beden demek olmayıp varlık demektir. Tabiî bî-vücûd da varlığı olmayan, yani yok demek olur. Sîmürg :

Sükûnete Dair Read More »

Ne Var İçinde?

Başlıktaki ‘içinde’ kelimesindeki ‘n’ harfine özel bir dikkatle bakalım. Günümüzde kullandığımız harf düzeninde her ikisini de aynı harfle gösterdiğimiz iki ses –dolayısıyla işaret ettiği mânâ- birbirinden ayırt edilemiyor. Biri bildiğimiz ‘N’ tabii de diğerini anlatmak biraz zor. Eskiler bu ayrımı iki farklı harfle görüyor ve gösteriyordu; ilki ‘nun’ ikincisi ‘sağır kef’. Lisaniyatçılar akademik çalışmalarda, bir

Ne Var İçinde? Read More »

Zengin – Fakir

Divan şairlerimizin iki mısraya bir roman özeti sığdıran söz kudretine bakıp hayran olmamak kâbil olmuyor. Şu veya bu sebeple tenkîde yeltenenlerin, şairin; Engüşt-i hatâ uzatma öyleBeş beytine bir nazîre söyle Engüşt : ParmakNazîre : Benzer (Klasik şiirimizde ustaların birbirine nazire söylemeleri çok güzel bir gelenektir. Bu yazıda bir iki misâlini de vermeye çalışacağız. dediği gibi;

Zengin – Fakir Read More »

Sadelik Güzelliktir

Daha önceki iki yazımızda ileride bu konuda söyleyeceklerim var demiştim. Hani “Gödek İnek” yazımızı bitirirken aslında konuya giremedik filan demiştik. Fazlı Hoca’yı anlattığımız yazının sonunda da “başka bir zaman bir diğer 33’lüden bahsedeceğim” demiştim. Eşimin dedesi sağdır. Kendisi otuzüçlüdür. Yani Rumi takvime göre 1333, milâdî takvime göre 1917 doğumlu. Otuz yaşından sonra kendi kendine çalışarak

Sadelik Güzelliktir Read More »

Ziyaret

Milenyumdan birkaç yıl önce idi. İstanbul / Levent’ te bulunan işyerimizden servisle eve gidiyorduk. Akşam trafiğinde yol biraz uzun sürer, bilenler bilir. Edirnekapı’da kırmızı ışıkta tıkanmış trafikte bekliyorken cep telefonum çaldı. Baktım. Çok sevdiğim değerli bir dostum arıyor. Nerede olduğumu sordu. Durumu bildirirken şöyle bir şey söyledim: Bana dedi ki: Doğru değil miydi? Herkesin bir

Ziyaret Read More »

Şâhâne

Bu yazımızda sadece edebiyat olsun izninizle. Sırılsıklam hayranı olduğum bir büyük –ama ne büyük- şâirin, Urfalı Yusuf Nâbî’ nin ‘ne söylersin’ redifli gazelinden üç beyt alacağım, sonra da buna nazîre olarak Sultan Birinci Mahmûd’ (Sebkatî) un beş beyitli gazeli üzerinde duracağım. En çok kullanılan nazım türüdür gazel. İlk beytinde iki mısra birbiri ile kafiyeli, sonraki

Şâhâne Read More »

Gödek İnek

Dünyanın bilmem neresinde “Sürdürülebilir Kalkınma” “Sürdürülebilir Dünya Düzeni” falan gibi heybetli isimler altında toplantılar yapılıyor. İnsanoğlunun insan gibi yaşamayı unutmasının, korkutucu sonuçları karşısında gûyâ çareler aranıyor. Küresel ısınma gibi felâketler, çevre falan konuşuluyor. Konuşulacak tabii. Şairin, “Allah’ın bir pulunu bekleyedursun dokuz kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” diye ifadelendirdiği vahşi ve

Gödek İnek Read More »

Hayâller ve Ramazan

İnsanı insafsız bir cendere içinde ezip un ufak eden modern dünya, acımasızca canımıza okurken; klasik edebiyatımız pek çok bakımdan, günümüz insanı için imrendirici unsurlarla doludur. Klasik edebiyatımızın zenginliğine de ihtiyacımız o yüzden artmaktadır. Özellikle hayâl ufkumuzun daralması, bizi mutsuz ve hayatımızı tatsız kılmaktadır. Bağdatlı Rûhî’ nin; Künc-i mihnette rakîbâ bizi tenhâ sanmaYâr ger sende yatursa

Hayâller ve Ramazan Read More »