Kanâat, eyledi Ankâ-yı Kâf’ı şöhrete vâsıl Kişi mümtâz olur âlemde elbet uzlet ettikçe – FEHÎM
Ankâ, adı var kendi yok bir masal kuşudur malûm. Zümrüd-ü ankâ da denir. Zümrüt gibi güzel renkli ve kıymetli olduğundan olsa gerek. Beyitte diyor ki: “Kaf Dağının Ankâ’sını şöhrete kavuşturan kanâatkâr oluşu ve ortalarda görülmeyişidir. İnsan da, insanlardan uzak kaldıkça ve lüzumsuz ilişkilerden kendini korudukça yükselir, kıymet bulur.”
Nitekim aynı meyanda Gâlib’den bir beyti şudur:
Çeken Mansûr’u dâr-ı vahdete havf-ı alâıkdır Ferâğ-ı güft u gûya kesret-i ahbâb olur mâni’
[Hallâc-ı Mansûr Hazretlerinin îdâmına sebep olan, halktan uzaklaşması olmuştu. Görüştüğün kişileri arttırırsan, ya dedikoduya konu olursun ya da dedikodu edenlerden.]
Benzer bir beytinde Fuzûlî der ki:
Cîfe-i dünyâ değil kerkes gibi matlûbumuz Bir bölük Ankâlarız Kâf-ı kanâat bekleriz
[Dünya adlı çöplükte eşelenen kargalar gibi değiliz; kanâat Kâf’ını mekân tutmuş (kanaati huy edinmiş) Ankâ kuşları gibiyiz.]
Büyük İslâm âlimi Muhammed Pârisâ der ki: “Sabırla kanaati kendine yol tut, bu derdi huy edinenler elem çekmez.”
Bî-vücûd olmak gibi yokdur cihânın râhatı Gör ki sîmürgün ne dâmı var ne de sayyâdı var – Koca Râgıp Paşa
[Yok olmak gibi rahat etme çaresi bulunmaz. Bak simürgün peşinde avcı da yok, ona kurulmuş tuzak ta. Çünkü kendisi yok.]
“Ölmeden önce ölünüz!” Peygamber işaretinin bir cihetle ve şairane izahı.
Sebeb-i rif’at olur, gam yeme üftâde isen,
Bir binâ tâ ki harâb olmaya ma’mûr olmaz – FEHİM
[Düşkün vaziyete geldiysen, üzülme. Düşüşün yükselişine sebep olabilir. Nitekim yıkılmadan yapılmaz, dalgalanmadan durulmaz.]
Mâtemin şâdî sürûrun peyrevi âlâm olur Her şebin bir gündüzü,her rûz içün bir şâm olur – FENNİ
Mâtem : Yas, üzüntü
Sürûr : Neş’e
Peyrev : Önde giden, önce olan
Âlâm : Elemler
Şeb : Gece
Rûz : Gün, gündüz
Şâm : Akşam
[Matemden önce neş’e, sevinçten önce üzüntü olur. Her gecenin gündüzü, her günün akşamı var.]
Aynı minvalde:
Müncer olur umûr-ı âlem elbet bir nihâyete Sayfın şitâya meyli bahârın hazânedir – Ziyâ Paşa
Müncer : Sona ulaşma
Umûr : İşler
Sayf : Yaz
Şitâ : Kış
Hazân : Sonbahar
Meyl : Eğilim
[İşler bir sonuca ulaşır elbet; su aka aka deresini bulur. Kış yaza meyillidir, bahar güze.]
Hudâ-cûyân-ı deryâ-dil rehîn-i inkılâb olmaz Ne nâsın i’tirâzından ne halkın âferîninden – FEYZİ
[Allahın rızasını arayan, kalbi zengin hakiki Müslüman, insanların tenkitlerinden de övmelerinden de etkilenmez.]
Ârif-i billâh olan bir hâlete dil bağlamaz İnkılâb eyler zaman ikbâl olur, idbâr olur
[Allahını bilen düştüğü hiçbir halde hâlini değiştirmez. Çünkü bilir ki; zaman değişir ve yükşeliş de olur iniş de…]